Oğuz Batın: Hoş geldiniz öncelikle. Şilep Dergi'si aracılığıyla tanıdım sizi. Edebiyatevi ailesinin de sizi tanıması adına Esra Kurak kimdir? Biraz kendinizden bahseder misiniz?

Esra Kurak: Hoş buldum. 25 Eylül 1992 Bursa doğumluyum. İlköğretim, ortaokul ve lise eğitimimi Bursa’da tamamladım. Şu an Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünde öğrenimimi sürdürüyorum.

Oğuz Batın: Röportaj teklifini ettiğimde şaşırdım diyen bir ifadede bulunup tereciye tere satmak bu, diye içinizden geçirmişsinizdir. Bizde iki tereci olarak tere olan röportajı yapıp yayınladığımız yazıların incelikleri sizce nelerdir?

Esra Kurak: Yok estağfurullah olur mu öyle şey… Sadece kendimi röportaj yapılması gereken biri olarak düşünmediğim için küçük bir şaşkınlık yaşadım diyelim. J Röportaj gerçekten çok hassas bir konu… Ben de bu işte çok yeni olduğumu söyleyebilirim. Ama bence önemli olan röportaj sorularını yönlendirdiğimiz kişiyi sorularla etkileyebilmek… Ve samimiyet… Samimiyet eksik olunca röportajda bir şeyler eksikmiş gibi geliyor bana.

Oğuz Batın: Röportaj dışında yazdığınız başka edebi türler var mıdır?

Esra Kurak: Ben edebiyat alanında cirit atmaya lise dönemimde şiirle başlamıştım. J Ama zamanla şiir alanında iyi olmadığımı kabul ettim. Hep söylerim, herkes en iyi olduğu işi yapmalı. Ben de denemeye yöneldim. Tabi roman yazabilmeyi de çok isterim ama henüz roman yazabilecek kadar donanımlı hissetmiyorum kendimi.

Oğuz Batın: Edebiyat nedir? Literatürdeki tanımından öte bir tanım yapar mısınız?

Esra Kurak: Bana göre edebiyat kişinin yaşadıklarıyla hislerini sentezleyip ortaya çıkardığı üründür. Naçizane görüşüm elbette.

Oğuz Batın: İlgi duyup yöneldiğiniz edebiyat alanı hangisidir? Neden?

Esra Kurak: Dediğim gibi deneme yazmayı çok seviyorum. Ben sanırım özgürlüğüme fazla düşkünüm. Şiirin kalıpları bana ters geliyor. Belli bir kalıbın içine sığdıramıyorum cümlelerimi. O yüzden denemedeki özgürlük hoşuma gidiyor. Cümleleri ve cümlelerin içindeki anlamları en iyi denemede ifade edebiliyorum gibi geliyor.

Oğuz Batın: Okuma alışkanlığımız gelişen teknolojiyle birlikte millet olarak, günden güne azalmaktadır. İnsanlara okumayı sevdirmek için neler yapılmalıdır?

Esra Kurak: Ağaç yaşken eğilir, atasözünün doğruluğuna inananlardanım. Çocuk özellikle en yakınlarındakini rol modeli kabul eder. Düşünsenize, ben yaşıtlarım adına şunu kabul edebiliyorum. Çok tembel bir nesil olarak yetişiyoruz. Bilgisayar, internet; devamında Facebook, twitter gibi sosyal ağlar hayatımızın nerdeyse merkezine yerleşmiş. Ben kitap okumayı çok sevdiğim halde bazen kendimi teknolojiye fazla kaptırıyorum. E bizim gibi yetişen nesilden yetişecek çocuklar da ne kadar farklı olabilir ki? Bence ilk önce kendimizden başlamalıyız işe ki çocuklarımız da bizden en güzel şey olan kitap okuma özelliğini-hatta yeteneğini- alabilsin.

Oğuz Batın: Okuduğunuz romanlarda sizi derinden etkileyen hangi roman kahramanı olmuştur? Neden?

Esra Kurak: Benim hafızam biraz zayıf sanırım, okuduğum kitapları ve izlediğim filmleri bir süre sonra unutabiliyorum. J  Ama bazı kitapları tekrar tekrar okuduğum oluyor. Elif Şafak’ı çok severek okuyorum, Aşk kitabındaki Ella karakteri beni derinden etkilemişti. Özgürlüğüme düşkün olduğumu söylemiştim. Tabi kitaptaki özgürlük evliliğine olan sadakatinin sonu olsa Ella seneler sonra mutlu olabilmek adına bir şeylerden fedakârlık edip hayallerinin peşinden koşmuştu. Ben de Ella gibiyim biraz sanırım. Bazen sırf çok istediğim bir şeyi başarmak için maddi manevi herhangi bir sorumluluktan, paradan, zamandan fedakârlık edebiliyorum

Oğuz Batın: Bir insan neden yazar? Neden yazma ihtiyacı duyar?

Esra Kurak: Bazen biriyle konuşmak dertleşmek yetmez çünkü. Bende öyle bir an geliyor ki, kendimle baş başa kalıyorum. Yaşadıklarımı düşünüyorum. İçimden kendime mektup yazıyorum. Tuhaf gelebilir biliyorum ama bazen gerçekten kendimle konuşuyorum hatta kavga ediyorum. Sonra kalkıp bu içimden geçenleri satırlara döküyorum. Yani olay tamamen bu… Başkasıyla paylaşamayacağın, içine yük olmaya başlayan şeylerden kurtulmak için yazarsın. 


Oğuz Batın: Şilep Dergi’deki maceranız nasıl başladı?

Esra Kurak: Aslında bunun hikâyesi biraz ilginç. Liseden üniversiteye kadar olan dönemde kendi çapımda bir şeyler karalıyordum. Üniversiteye başladığımda artık bir yerden başlamak gerek dedim. Ama nasıl başlayacağını pek kestiremiyordum. Bölümden bir arkadaşım Şilep Dergi’nin kurucusu olan ve şu an akıl hocam, dostum olan Mürsel Ferhat Sağlam’dan bahsetti. Facebook’tan ekle tanış, faydası olur dedi. Ben de, biraz fazla havalı birine benziyor, dedim. Yine de ekledim konuşmaya başladık. O günden sonra insanlar hakkında önyargılı davranmamaya karar verdim. İlk tanıştığımız zamanlarda Şilep Dergi planımızda yoktu. Aradan bir süre geçtikten sonra Mürsel dergiyle ilgili planlarından bahsetti. Çok şükür dergimizi uygulamaya koyduk, çok da güzel devam ediyor. Hem yazar ekibimiz sağlam hem de röportajlarımızla öne çıkmayı düşünüyoruz. Umarım ki bu şekilde devam ederiz.

Oğuz Batın: Bu soruda rolleri değişip -rolleri değiştiğimiz de söylenemez-siz bana soru sorsaydınız ne sorardınız?

Esra Kurak: Tabi ki neden röportaj diye sorardım J

Oğuz Batın:Genelde edebi tür olarak şiir ve akabinde hikaye paylaştığımdan başka bir edebi türe yönelmek istedim.Bunun için sitede on yazıdan oluşacak olan BİR CEVABIM VAR adlı röportaj yazıları yayınlamaya karar verdim diyelim. Önümüzdeki günlerde edebiyat adına faaliyetleriniz nelerdir? Biraz bahseder misiniz?

Esra Kurak: Şu an Şilep Dergi’ye tam anlamıyla yoğunlaştım. Röportaj sayılarımızı arttıracağız. Şilep Dergi benim için dönüm noktası olacak. Eğer 3. Sınıfa geçmeyi başarabilirsem ki kötü bir öğrenci olduğum gibi bir gerçek var J açık öğretimin verdiği sınavsız ikinci bölüm hakkını kullanıp Medya ve İletişim bölümüne başlayacağım. Her iki bölümden mezun olduktan sonra da umarım Allah yürü ya kulum der… Gazetecilik alanında başarılı olacağımı düşünüyorum.

Oğuz Batın: Her üniversitenin dersleri ve müfredatı aynı mı bilmiyorum, edebiyatın her dersi güzel ama belki görmüşünüzdür belki göreceksinizdir HALK HİKÂYELERİ VE MASALLAR dersi ile TÜRK HALK HİKÂYELERİNİN MİTOLOJİK KAHRAMANLARI dersi haddinden zevkli bir ders olduğunu söylemek isterim. Halk hikâyeleri demişken en çok sevdiğiniz halk hikâyesi hangisidir?

Esra Kurak: Maalesef Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’nde Halk Edebiyatı alanında etkin bir eğitim görmüyoruz. Ama Leyla ile Mecnun en sevdiğim Halk Hikâyesidir.

Oğuz Batın: Benimle röportaj yaptığınız için teşekkür ederim. Eklemek istedikleriniz varsa.

Esra Kurak: Benim ilk röportajım olduğu için gerçekten çok ayrı bir yeri olacak bu röportajın. Size ve Edebiyatevi ailesine minnettarım…

( Bir Cevabım Var-esra Kurak başlıklı yazı Oğuz batın tarafından 14.04.2014 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.