DİNLEME KASIRGASI

Türkiye’nin gündemi yasa dışı telefon dinlemelerine kilitlendi. Her gün yeni yeni dinleme kasetleri yayınlanıyor. Neredeyse dinlenmeyen devlet adamı, işadamı, sanatçı, yazarçizer vb. kalmamış. Adeta bir dinleme kasırgası çıkmış, Türkiye’nin altından girip üstünden çıkarak önüne gelen dinlenmiş ve kayda alınmış. Şimdilik basına yansıyan rakamlara göre yedi bin dolayında kişi yasa dışı dinlenmiş. Basında sayfalarca dinlenenlerin listeleri yayınlanıyor. Daha ne kadar yayınlanacak bilmiyoruz.

Dinleme konusundaki tartışmalar da ayrı bir paradoks oluşturuyor. Bilindiği üzere Ergenekon operasyonlarında buna benzer dinleme kayıtları salgını vardı. Doğru yanlış birçok dinleme kaseti yayınlanıyordu. Çok enteresan, o gün bunlara karşı çıkanlar, bu gün yayınlanan bu kasetlere ip bulmuş mağribi gibi sahip çıkıyorlar. Bu durum tam bir çifte standarttır. Bunun anlamı şudur. Bana yapılırsa yanlış, sana yapılırsa doğrudur. Bu mantık doğru bir mantık değildir. Aslında herkes Empati yapabilse doğru olanı bulacaktır.

 Bunun yerine hemen dinleme kasetlerinin peşine takılarak onları gerçekmiş gibi kabul edip, ona göre peşin sonuçlar çıkarmak, sağlıklı değerlendirmeler değildir. Bunların hangisi gerçek, hangisi montaj gerçekten bilmek de mümkün değildir. Hele Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ile Sayın Devlet Bahçeli’nin montaj kasetlerini gördükten sonra. Elde kesin deliller olmadığı müddetçe bütün değerlendirmeler afakîdir, yanlıştır. Çünkü milyonlarca yanlış,  bir doğru etmez. Bir başka deyimle eğri cetvelle doğru çizgi çizilmez.

Hele politikacıların kasetlerin önünü arkasını görmeden, sızmaları doğru kabul ederek, olur olmaz konuşmaları kendilerini ileride telafisi zor sonuçlarla karşı karşıya bırakabilir.

Son günlerde internete sızdırılan başbakan ve oğluyla ilgili dinleme kayıtları büyük gürültü kopardı. Bu dinlemeler başbakanlık tarafından hemen yalanlandı ve montaj olduğu açıklandı.

Bugünkü teknolojik imkânlarla bu tip kasetlerin montaj olma ihtimali mevcuttur. Buradaki amacın Türkiye’yi karıştırmak, Ukrayna benzeri bir kalkışmaya neden hazırlamak maksadıyla yapılmış olması da muhtemeldir.

Çünkü dinleme kayıtlarında bahsedilen bir milyar doların ya da iki milyar TL, eski Türk parasıyla iki katrilyon TL paranın evde tutulması mümkün değildir. Bu bir kere bir yere yazılmalıdır. Ayrıca telefonların dinlendiğinden emin olan başbakan Erdoğan’ın böyle açık açık konuşması ve bazı isimleri zikretmesi de akla aykırıdır.  

Eğer Türkiye’yi karıştırmak amacıyla bu tip kanunsuz kasetler hazırlanıp sızdırılıyorsa, şunun iyi bilinmesi gerekir. Artık Türk halkının bu tip gazlara karnı toktur. Çünkü Türk halkının böyle tuzaklara karşı çok damdan düşmüşlüğü vardır.

Tamam, kim olursa olsun, kime dayanırsa dayansın her türlü yolsuzluk, rüşvet, yasa dışı dinleme vb yanlış yapanlara hesapları sorulsun. Cezası neyse en ağır şekilde verilsin. Fakat Türk halkına ve iradesine karşı kurulması muhtemel tuzaklar da göz ardı edilmemelidir.

Ayrıca bu tapelerin(kasetlerin yazıya dökümü ya da çözümü) yayınlanması kimin işine yarar diye düşünmekte fayda vardır. Peşinen söyleyelim bunlar ABD, İsrail, Rusya, AB ülkeleri ile birlikte İran, Suriye ve benzerlerinin işine yarayacağı aşikârdır.

Bu güçler elbette Türkiye’nin huzurunu, gelişmesini, zenginleşmesini, bölgesinde ve dünyada güç olmasını istemeyecektir. Kendilerine rakip olabilecek bir Türkiye onların uykularını kaçırmaktadır. Bu da gayet doğaldır. Doğal olmayan bu güçlerin Türkiye’yi engellemek için yaptığı girişimlere bilerek veya bilmeyerek içeriden yardımcı olmaktır. 

Yolsuzluk iddialarının ve kanunsuz olarak yapılan dinlemelerin Türkiye’ye ne kadar zarar verdiğini görüyorsunuz. Yükselen faizleri ve dövizi buna örnek verebiliriz.

Bu telefon dinlemelerinin Türkiye’nin istikrarının ve huzurunun bozulmasına yönelik olduğu konusunda da artık şüpheler iyice artmıştır.

Kanunsuz bu dinleme ve sızdırmaları kimler yapıyorsa, Türkiye’nin hayrına yapmadığı bellidir. Ayrıca yasadışı yapılan bu dinlemelere balıklamaya atlamak da yanlıştır.

Bu çerçevede Başbakan Sayın Erdoğan’la oğlu arasındaki telefon konuşması olarak sızdırılan, telefon konuşmalarının montaj olduğu iddia edilmektedir. Eğer gerçekten montaj ise şunu açık şekilde söyleyebiliriz.

Buradaki temel amaç Sayın Erdoğan’ın şahsında Türkiye’nin bertaraf edilmesine ve karıştırılmasına, istikrarsızlaştırılmasına yönelik düşmanca yapılan bir tertiptir. Bu tip senaryoları geçmiş yıllarda çok gördük ve yaşadık. Dikkatli olunmasında fayda vardır.

Başbakan Erdoğan’ı seversiniz sevmezsiniz ama o Türk halkının özgür iradesiyle seçilip gelen bir başbakandır. Onu ancak Türk halkı oradan indirebilir ya da götürebilir. Bunun dışındaki bütün operasyonlara iktidarıyla ve muhalefetiyle karşı çıkılması gerekir. Aksi takdirde yarın siz iktidar olduğunuzda aynı senaryolarla karşı karşıya kalmanız mümkündür.

Yasa dışı bu dinlemeleri yapanların paralel yapı olarak ifade edilen hizmet hareketinin yaptığı iddia ediliyor. Fakat bu kadar kapsamlı dinlemeleri, sızdırmaları hizmet hareketinin yapması pek mümkün gözükmüyor. Ha ne olabilir. Hizmetin içine işadamı, gönüllü, yardımsever, entelektüel vb şekilde girip ya da sızıp, sureti hizmetten görünerek ERGENEKON, MOSSAD, CIA, SVR, M5, SAVAMA, MUHABERAT vb gibi gizli teşkilatlara çalışan yerli ya da yabancı kişi, grup ve kuruluşlar tarafından yapılması da muhtemeldir. Bunlardan arınmak ya da korunmak, hizmet hareketi yöneticilerinin öncelikli görevi olmalıdır.

Burada Hizmet hareketinin başında bulunan Sayın Fettullah Gülen hoca efendinin yapacağı bir iş vardır. Bu da hizmete gönül verenlere açık bir çağrı yapmaktır. Bu çağrı, hizmete gönül vermiş insanların bu tip tertiplerin içinde,  yanında ve arkasında olamayacaklarını, olmalarının da mümkün olmadığını, varsa bunların derhal tespit edilmesini ve hizmetle ilişkilerinin kesilmesini, bu tip çalışmalar içinde bulunanların hizmet hareketiyle uzaktan yakından kesinlikle bir ilgisinin olamayacağını yüksek perdeden açıklamaktır.

Eğer bu çağrı açık yüreklilikle yapılırsa, öyle zannediyorum ki, hem hizmete mal edilen ve toplum tarafından da kabul görmeyen kanunsuz dinleme, montajlama, Türk halkını karşı karşıya getirme, devlete kafa tutma gibi iddia ve suçlamaları mesnetsiz bırakmaları mümkündür.

Böylece hizmete gönül vermiş milyonlarca samimi insanın üzerindeki töhmet de kaldırılmış olacaktır.  

Daha önemlisi ise, hizmet hareketini paravan olarak kullanmaya çalışan ya da sureti hizmetten görünüp, ülkemizi karıştırmak isteyen şer odaklarının çabaları da böylece akamete uğratılmış olacaktır.

Yazımızı istiklal şairimiz M.Akif’in şu dizeleriyle bitirelim.

“Girmeden tefrika bir millete düşman giremez

 Toplu çarptıkça yürekler, onu top sindiremez.”

( Dinleme Kasırgası başlıklı yazı İ.Sarıçay tarafından 3.03.2014 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.