Figân yanığı
gündüz karanlığı bu göğümdeki
karmaşık duyguların zamana akışı duâlarca
atardamar misali bir noktada toplanıp
kasvetinde çoğalışı acıların...

.. adım nâr
renginden tanırım ben geceyi
ki
her saniyesine ümit beleyen mısralarım var
her dakikasına teselli zimmetleyen inanışlarım

güneş mi küstü pencereme
neden atmıyor annemin nabzı
adı ne kalbime batan bu iğnelerin
âh bedenimin eksik yanı
hangi mevsime sakladın bizli baharları

gökten hüzün mü yağıyor sevdiğim
her köşe âğıt artığı
nedir kelimeleri boğazıma dizen
kim büyüttü bahçemizde ayrılığı

huzursuz ruhların çığlığı kalemimde
kan kesiği burnumdaki koku
martıları da vurdu hedefsiz sapanlar
devgecinde eriyen mumdu oysa ömür
paylaşılamazken günâhların kozu

sormayın gidişatını ahvâlimin
küskün ümitlerin sırıtan kaderinden dönüyorum
ellerim sır lekesi
dizlerim cılız
hangi merdivene baksam
başında kalmışız

küskün artık ayaklarım
narefte uzaklarıma
yanaklarımı seven gözyaşlarım
beklemenin gölgesinde muamma
bir kurşunda alırım istesem canını yarınların
bir kalemde çizer üstünü parmaklarım

sardunya sabrı bilir misin sen
beklemenin verdiği sancı
inanç olmasaydı ve durmasaydı yerinde
savrulurdu yalpalayarak
yıkılırdı gönlümün mihracı

bilmiyorsunuz
umut koydum mürekkebimin adını
renginden ruhuma âşkı enjekte edip
sevdiğinin gözyaşlarına mavi masal nakşeden
ölümlü bir hattattım

akrep misali sokar kendimi
zehrinde boğulurum herdem
bir tek kendime zararım dokunur
bir tek kendine müphem

düşündüm de
taşındım sonra bu düşündüklerimden
kendim kendimden yoruldu
tüm azelerim hayal çürüğü
adım azapta
soyadım hâlâ körpe
bir sabahın ezânında tastiklenmeyi bekleyen

yadırgamayın hayıflanmalarımı
dünyayı yargılıyor şuan aklım
düş kırığı kaderimi bir yana atıp
ruhumu okşayan sesle ezberliyorum sevdamı
tanrı kimin ömrünü kimin ömrüne koyar bilmiyorum ama
ben nefes bile almadan
seviyorum Ankara bakışlımı

ve ben
sevdasının ismini bileğine kazımış
intihara yaşam süsü veren bir garip âşık
hadi gömün beni sevdiğimin şiirlerine desem
benim yerim onun nefesinde artık

ki âşk hayat
hayatsa bize küs, ölüme âşık ...


... ben
hâr damlası annesinin
sevdiğinin Zühre yıldızı

huzur kadar düş
ölüm kadar gerçek...


...

( Hayat Bize Küs, Ölüme Âşık başlıklı yazı Nar-ı Çiçek tarafından 23.02.2014 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.