Zâkir Hakk'kı zikre dalmış; kulda
Yaradan'ı gördüm
Gözler mahzûn, selin salmış; halde Yaradan'ı gördüm.
Besmeleyle başlar her iş, ilticâdır her yakarış
"Elif, Lâm, Mîm" diyor derviş; dilde Yaradan'ı gördüm.
Bahçelerde binbir çiçek, besleniyor ölçek ölçek
ipek dokur mahir böcek; dalda Yaradan'ı gördüm.
Ağ örülmüş ten içinde, tüm damarlar kan içinde
Canlar gezer cân içinde; alda Yaradan'ı gördüm.
Her bir
canlı O'na muhtaç, O'dur onmaz derde ilaç
Vuslat aşık
için mîrâç; külde Yaradan'ı gördüm.
Çınar, köknar, hem meşede, pay edilen iaşede
Lâle, sümbül, menekşede; gülde Yaradan'ı gördüm.
Her maşuğun dilinde
yâr, aşk oduna olmaz ayar
Mecnûn gezer diyar diyar; çölde Yaradan'ı gördüm.
Talep olmuş kesesine, rızık düşmüş hissesine
Bakıp koca cüssesine; filde Yaradan'ı gördüm.
Bahar geçti, geldim güze, yokuş çıktım, indim düze
Vakıf oldum nice gize; yolda Yaradan'ı gördüm.
Aklı olan etmez inkâr, O'dur Kâinat'a Hünkâr
Nere baksam mühürü var; "Ol"da Yaradan'ı gördüm.
Nere baksam mühürü var;
"Ol"da Yaradan'ı gördüm...
Mecit Aktürk