“Eğer/ki konuşabilseydik!

Avuçlarımla kum sunmazdım sana

Çitlembik vakti bir ömür yakardım

Duvaklarında…”

 

Sustun;

Kalemi yüreğimde kanarken

Sarı sözcükler eflatuna boyandı

Hep beyaz düşlenir iyi olsun diye

Kumral bakışlar gizlenir/

Sevmek belki de balçığına batmak hayatın

Çamurlaşmak evrim düzleminde/

 

Oluşamazsak!

Hangi körün kuyusuna taş atılacak

Çiçeklerin en iyisi koklanır

En derin yürekler ötelenir

Sarım görüm gitmezdi elbet

Susku karışacak duru suya

Gözlerin pimini çekiyorum

Sensiz orgazm bu saatler

 

Limansız gemilerin direği gibi

Sözlerim savurgan nazında

Dilime çalınıyor kara

Ekmeğim bal iken

Tuz bastım dile

Hissiyatı yoktur

Kalbimin…

 

Kalbim!

Aşk terinle sırılsıklam

Kollarımda yamacın

Korkusuz düşlerin layığı

Çözülmez bilmecenin

Soldan sağa salıyım

Uzak ülkeler diyarına

Muamma biletlerin

Zaman halısında

Süpürülen mecnun

Canıyım/

 

Can vermesen de kanıma

 

Şimdi;

Sen düşün bahtını

Ayaz gecelerin krokisinde

Alaz yalnızlıkları giyin

Kanaviçe açan geceliğine

Yağmur her vurduğunda

Kapılar gizli yüzüm donacak

 

Dilimde hiyeroglif umutlar beslenecek

Çocuk kalmış yanımıza…

 

 

( Dilimde Hiyeroglif Yüz Kazıları başlıklı yazı prens tarafından 24.09.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.