yaşamak ayrı bir güzeldi
sevmek ayrı bir güzellik
ne çabukta geçti yıllar
sevmeye daha doyamadık yar
bir varmış bir yokmuş diye başlayıp ta
yok olmak ne kötü
varlığı tamamlamadan
bir kitap aralığında.
ilmek ilmek gülüşlerimizi
bir yumak yapmak varmış
kayıplarda
salıverip te orman içinden
takiben koşup sarılmak yeniden
bir daha yeniden
ve
ve hiç gitmedik İspanyol meyhanesine
peki nereden geliyor aklıma
kırmızılı kadının çığlıkları,
buğulanmış cam kapı arkasından
bir üfürmede iki kelime yazmak
hoşça kal...
hoşça kal
arz-ı endam geçit törenlerinde
yürüyüşüne öldüğüm adam
tüm yorgunluklarıma sebep
sevmekten ötürü
bir matadorun gücüde olsa
yeter mi sanıyorsun
ufacık tefecik bir kadını
kaldırımlardan söküp almaya
kendi ellerinde
kendini asarken
...
ahh
hiç gelmedim buralara
tanımıyorum
sadece bir çığlık
tanıdık geldi o kadar
İspanyola...