/





yusufcuğun rengine yürüdüm
sabahın su zamanı

başka dünya başka çöl bu 
ne denir aşk ölmüşse içimde
gül demir sürür gün be gün

kapatıyorum gözlerimi 
son dokunma 
bir yanım ateş üşür öbür yanıma

son şehirde alışır çocuklar 
her türlü acıya
aydınlık inzivada bir süreliğine

yenilmişsek yenilmişiz işte
an olur en onulmaz yerinden
mavi çizgiler döşer elimiz göğe

sabahlığını sarar hüzne
sarılır sıkıca kadın öpülür hece
başka olur izbe kelebeklerin dansı

ağarır güneşle birlikte
mumların ışık soyundan olmayan duası
ne denir 

savunması yarım
avunması oyunların siyah
geçtiler üst üste ve alt alta

gömülmüş mabedine zaman
aynadan doğan nehir
yakmıyor eteklerini aman 

dudaklarından akmayan kızıl zehir
kağıt masum denir
kalem sandığın kadar beyaz

batmışsa kuma dünya kalsın yerinde
çağırma geri kimseyi 
kimsesizken gölgeler de çürür ben

saçlarında bu
har utanıyorum senden insan soyu
yüzünü öne her eğdiğinde



/

( Ur başlıklı yazı NeclaKezbanT tarafından 22.05.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.