SANA GEL DEMEM
sana gel demem
yeter konuşma
bilemedim
cennet mi cehennem mi gözlerin
dipsiz kuyu gibiydi
karanlık ve derin
kelebekler vakitsiz giyerken ak kefeni
eridi avuçlarımda ümitler
boğuldu karanlıklarda aşk
deli bir rüzgar esti
sana dair ne varsa yıktı geçti
paslanan yağmurlar sağıldı bulutlardan
havada küf ve toprak kokusu
zapt etti kumsalı
zehir saçan zakkumlar
küskün yakamozlar derinlere daldılar
dolunaya inat
kafam da çalmaz oldu tam tamlar
kırlangıçlar kesti ateş dansını
atmıyor yüreğim gümbür gümbür
aklım karışık dilim dolaşık
gönlümün içinde diken
sırtımda kamburum sen
olduğunu bilmeden
diyordun ki; "Gel, Desen”
aşk üstüne karalarken meramını desen desen
bekleme
istesem de diyemem
sana gel demem
nilüfer sarp..