Güneş fersiz…
Dağların arkasında,
Kayboldu kaybolacak!
Ben her zaman olduğum gibi, yine yalnızım
Ve sahile gittim…
Kumsala oturup kendimi yalnızlığın kollarına ittim
Boylu boyunca uzandım yokluğuna,
Yoklar arasında yok olana kadar buralardayım
Güneşle birlikte batacağım
Tepeden tırnağa sen olacağım
Gözlerim uzaklara dalmadı bu sefer
Ayak uçlarıma bakıyorum, akşamın karanlığını
Ve yalnızlığın hüznü çöküyor üzerime
İçimde olabildiğince çok birikmiş özlemlerim var
Hüznümü, özlemlerimi anlatacak,
Ya da omzuna yaslayacak birini ararım
Ama etrafta benden başka kimse yok.
Bir iki kuş kanadının sesleri
Onlardan medet beklercesine
Bakışlarım süzülüyor gökyüzüne
Ve o an da
Kimsesizliğin verdiği hüzün ile
İçimde fırtınalar kopar
Sanki ayaklarıma pranga vurulmuş
Açık cezaevi gibi,
Kararmaya başlayan gökyüzünün altında
Esaretim başlar
Ve ölümü düşünüyor, ölümü arıyorum yanı başımda.


 
 
Yenilgiyi kabul etmesem de,
Diz çökerim çaresizliğimin riyakar yüzü önünde!
Zamansız ölümün, beklerken gelmesini.
Gözüm tozlu yola takılır.
“Acaba tozu dumana katıp geçen Azrail mi?”
Diye düşünmekten kendimi alamam..
Benim gibi dağarcığımda ki kelimeler de yalnız kalmış
Anlam yükleyemem hiç bir hecesine.
Ve o an kusarsın çığlıklar içerisinde yalnızlığını…


 
Ağlarım… Ağlarım hıçkıra hıçkıra
Sanki göz pınarlarım kurumuş, göz yaşlarım akmaz dışa…
Oysa yüreğime akan gözyaşları
Şahididir ayrılığın!
Hatırlatır mı ya da aratır mı acaba?
Gördüğüm her kadın gideni!
Dudaklarım kurumuş, yüreğim hatırlatır hazanı, hüzünü
Susmaya mecburum…
Mecbur!


 
Aslında ayak uçlarıma düşen yalnızlık,
Ya da özlemlerim değilmiş anladım geç de olsa…
Ben mişim yalnızlığın ayak ucuna düşüp, özlemleri haykıran!
Çabalamam boşuna…
Tutunup kalkmak için bir el arasam,
Etrafımda kimseyi bulamam
Yenilen ben oldum  belki!
Ama boşuna sevinme…
Sen zafer kazandıysan, zafer benim eserimdir.
Hayat mı bana ceza kesti!
Ben hayata mı? Belirsiz!
Hala sol yanım kanamakta!
Hala acısı geçmemiş yürek yaralarımın.
Ayak parmaklarım buz kesiyor,
Ama ben ısrarla, uyuşan parmaklarıma rağmen,
Adını yazıyorum gökyüzüne…
Ölmeyi göze almışım,
Azrail cirit atıyor etrafımda.
Baş kaldırıyorum o’na, ölemiyorum sensiz!
Belli ki çok uzaklarda, benim saçlarımı değil
Başkasının saçlarını okşayan ellerini özlüyorum
Hala seviyorum, hala yüreğimdesin sabahın dördünde…

 
 
 
Mustafa Karaahmetoğlu
17.05.2013

( Senin Adın Aşk başlıklı yazı Mustafa Kara tarafından 19.05.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu