Kimi zaman haykırasım gelirdi

Etrafına nazar eden gözlerim ürkerdi, nedense acaba derdi

Boyun bükmek kederdi, taklit üzere olan inanç kim bilir neye yeterdi

Umut en vazgeçilmez değerdi, emel için şartlanmak esefti, keşkeler ne garipti

 

İnanırdım, kanardım, avunurdum

Anlamadan yanmaya adaydım, masumiyet adına yaşayandım

Anam, babam her şeyi bilir sandım, çekincesiz bir candım, yanıldım

Aklımı ve izanımı gerekçesiz kullandım, heyecan uğruna nasılda abanırdım, andım

 

Bazen pencereden melül melül bakardım

İçimi burkan Saiklere kapanırdım, dinlediğim şiirleri yaşardım

Hüzün kokan hangi nesiri okusam, hicran dalgalarında çırpınsam, kanardım

Akan gözyaşlına yanmazdım, ruhumu dinlendirdiğime inanırdım, bir sürurla yaslanırdım

 

Annem ve babam yıllar oldu rahmetlik olalı

Hoca telkin veriyordu, Arapça söylüyordu, oysa onlar bilmiyordu

Ruhla konuşmak, anlaması için çabalamak, münker ve nekiri dikkate almak acıydı

Oysa berzah ve can için inşirah ardı

Hocaya bel bağlamak tuhaftı, cennet adına geçit vermek zandı

Kabir azabı nasıldı, mizan kurulmadan hesap sanki hazırdı, dimağ uzaktı

Vicdan ve irade, aklın ve azmin didarında ki vahaydı, ütopya nasıl bir farktı

 

Mustafa CİLASUN

 

 

 

( Bilinçaltı, Duygular Ne Kadar Gamdı, Sukut Sanki Kaftandı! başlıklı yazı Yazan Adam tarafından 12.03.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.